Tanım :
Kızamık, yüzyıllardan beri en sık rastlanılan çocukluk çağı döküntülü hastalığıdır. Sağlık koşulları iyi olan toplumlarda kızamığın neden olduğu kötü sonuçlar ve buna bağlı ölüm oranı azalmış durumdadır. Kızamıkta ölüm oranı ortalama %3?tür. Ancak 1 yaş altında %15, malnutrisyonlu çocukta %20, uzamış ishalle birlikte görüldüğünde ise %25?e kadar çıkabilmektedir. Son yıllarda, kızamık aşısının yaygın olarak uygulanabildiği toplumlarda hastalık sıklığı da çok azalmıştır.
Etken :
Hastalığın etkeni morbilli virustur. Dünyada tek bir antijenik tipi vardır ve hastalığın geçirilmesi ömür boyu bağışıklık bırakır.
Epidemiyoloji :
Son derece bulaşıcı bir hastalıktır ve solunum yolu ile bulaşır. Salgınlar oluşturur. Hasta kişinin öksürme ve aksırması ile havaya yayılan virüs, solunum yolu ile alınır ve ağız, boğaz ve buruna yerleşerek enfeksiyona yol açar. Kızamıklı hastalar mikrobu burun mukozasında taşırlar. Kızamık, ilk belirtinin görülmesinden sonra 7 gün süre ile bulaşıcıdır. Mikrop dış ortamda uzun süre yaşamadığından kızamıklı hasta ile temas eden kişilerin hastalığı üçüncü bir kişiye bulaştırması çok nadirdir. Kızamık çocukluk çağı hastalığıdır. Anneden plasenta yoluyla geçen antikorlar nedeniyle yeni doğmuş bebeklerde ilk 3-4 ay içinde son derece enderdir. Eğer anne hiç kızamık geçirmemişse kızamık yenidoğan bebekte de görülebilir. Hastalık daha fazla kışın ve ilkbahar aylarında görülür. Aşının yaygın olarak uygulanmadığı toplumlarda kızamık 2-3 yıl aralarla salgın yapar. Kızamık bulaşıcılığı en yüksek hastalıklardan birisidir. Bulaşıcılığı çok yüksek olduğundan kızamık kontrolu için gerekli toplum bağışıklığı düzeyi de (herd immünite) çok yüksektir (en az %93).
Klinik :
Kızamığın kuluçka dönemi 10-12 gündür, bunu izleyerek 4 gün kadar süren belirti dönemi başlar. Bu döneme özgü bulgular ateş, göz iltihabı, öksürük ve lekelerdir. Ateş döküntüden 3-4 gün öncesinden itibaren vardır. Döküntüden sonraki 2-5. günlerde hızla düşer. Burun akıntısı, göz kapaklarında su toplaması ve iltihap görülür. Fotofobi (ışıktan korkma) vardır. Kuru ve inatçı öksürük, solunum yolları iltihabının belirtisidir. Hastalık için özel olan ve yanakların iç kısmında görülen beyazımsı lekeler döküntüden iki gün önce belirir ve kızamık için spesifiktir. Bu lekeler, etrafı pembe-kırmızı bir çizgi ile çevrili, yaklaşık 1 mm çapında mavimtrak-beyaz noktalardır. Başlangıçta yanak içi mukozasında belirirler ve hızla yayılırlar. Birinci günün sonunda bütün ağız mukozası ve yanak içi beyaz nokta şeklindeki bu lekelerle dolabilir. Döküntüler ortaya çıkınca bu yaralar azalmaya başlar ve döküntünün 3. gününde tamamen kaybolur. Döküntü dönemi : Kızamıkta döküntü ciltte ufak kabartılar şeklindedir. Döküntü saç çizgisinden, alından ve enseden başlar; yüze, boyuna, üst bölümlere ve gövdeye yayılır. Yüz ve boyundakiler birleşmeye eğilim gösterirler. Bu nedenle deri ödemlidir (su toplamıştır), yüz şiş bir görünüm alır. Avuç içi ve ayak tabanında da döküntü görülebilir. 3. günden itibaren döküntüler esmerimsi leke bırakarak ve deride un sürülmüşcesine bir pullanma yaparak solarlar. Kızamığın neden olduğu kötü sonuçlar mikrobun yarattığı iltihabi durumun yayılmasıyla oluşur. Çok küçük ya da malnütrisyonlu çocuklarda, erişkinlerde ve bağışıklık sistemi zayıflamışlarda ağır seyreder. İshal, zatürre ve orta kulak iltihabı en sık görülen komplikasyonlarıdır. Orta kulaktan irinli akıntı gelmesi ve ateşin düşmemesi karakteristiktir. Pnömoni (zatürre), gelişmekte olan ülkelerde kızamık hastalığının ölüme yol açan en önemli ve tehlikeli sonucudur. A vitamini yetmezliği olanlarda körlüğe yol açabilir. Her bin vakadan birinde beyin enfeksiyonuna (ensefalit) neden olur.
Tanı :
Hastalığın tanısı klinik olarak konabildiği gibi kanda oluşan antikorların saptanması yolu ile de kesinleştirilir.
Tedavi :
Hastalığa yönelik bir ilaç yoktur. Ancak destek tedavisi yapılır.
Korunma :
Kızamıkla temas eden bir çocuk temastan sonra 1-2 gün içinde kızamık aşısı yapılarak kızamıktan korunabilir.
En etkili koruyucu önlem aşı ile aktif bağışıklama yapılarak sağlanır. Her sağlıklı çocuğa kızamık aşısı uygulanmalıdır. Aşı uygulama yaşı ülkelere göre değişir. Kızamığın yaygın olarak görüldüğü toplumlarda aşının 9. ayda, kızamık aşısının yaygın uygulanması sonucu kızamık vakalarının çok azalmış ve ileri yaşlara kaymış olduğu toplumlarda ise 12. ayda yapılması önerilmektedir. Ülkemizde aşı takvimi 9. ay ve ilkokul 1. sınıflarda yapılmak üzere iki doz şeklindedir.
Kızamık aşısı, etkisi zayıflatılmış canlı virüs aşısıdır. Aşı virüsü anneden geçen kızamık antikorları nedeniyle nötralize olup etkisiz hale geldiği için altı aydan küçük bebeklere kızamık aşısı önerilmez. Dokuzuncu ayda etkinliği yaklaşık %80 - %85 dolayındadır. Yaş ilerleyip anneden geçen antikorlar azaldıkça etkinliği artar. Onikinci ayda yapıldığında etkinliği %90?ın üzerindedir. Ülkemiz gibi kızamığın sık aralıklarla pik yaptığı ve malnütrisyonun sık görüldüğü yerlerde 12 aylıktan küçük bebeklerin kızamık ile karşılaşma ve komplikasyonlu kızamık geçirme olasılığı yüksektir. O nedenle ülkemizde kızamık aşısının ilk dozu 9. ayda önerilmektedir. İlk doza yanıt vermeyenlerin tamamına yakını ikinci bir doza yanıt verir. Böylece istenilen toplum bağışıklık düzeyine ulaşılabilir.
Kızamık aşısına bağlı gelişen bağışıklık, aşılananların büyük çoğunluğunda ömür boyu sürer. Kızamık salgınlarının nedeni kişilerin aşı sonrası gelişen bağışıklıklarını zaman içinde kaybetmeleri (sekonder aşı yetmezliği) değil, ya hiç aşılanmamaları ya da aldıkları aşıya yanıt vermemeleridir (primer aşı yetmezliği).
Tek doz kızamık aşısı olduğu halde bazı kişilerin kızamık geçirmesi beklenen bir olaydır. Aşının etkisinin olmadığı (soğuk zincir sorunu, üretim hatası, vs) şüphesine, gözlenen aşılı vaka oranı beklenenin üzerinde olmadığı sürece düşülmemelidir.
İkinci fırsat, hedeflenen gruptaki herkese verilir. İlk dozu almış kişilerin bağışıklanıp bağışıklanmadığına bakılmaksızın hedef grubundaki herkese silme aşı yapılması toplum bağışıklığı açısından etkili bir yöntemdir.
This Site Future Page Rank Checker MSN
XML